Gökmen: Bugün Buluttan Small Talks’ta Mert ile beraberiz. Hoş geldin Mert. Hoş bulduk. Ne var ne yok? Nasılsın?
Mert: İyiyim, sen nasılsın?
Gökmen: Ben de iyiyim. Bugün aslında seni tanıyacağız. Mert Buluttan’da ne yapar? Yolu Buluttan’la nasıl kesişti? Veri Mühendisliği tarafında çalışıyorsun. Merak edenler için biraz paylaşım olabilir. Öncelikle Mert kimdir?
Mert: Mert kimdir? Ben de düşünüyorum bunu. Şöyle söyleyeyim, Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden yeni mezun oldum. 2020’de girdim ve sonunda eğitimi tamamladım. Aslen Denizliliyim. Üniversite için Denizli’den İstanbul’a geldim. Hep bilgisayar bilimine ve mühendisliğe ilgim vardı, o yüzden bu bölümü seçtim. Aslında endüstri mühendisliğine de ilgim vardı, kararsız kalmıştım. İkisini birden okumaya karar verdim. Ve bir şekilde yolum Buluttan’la kesişti. Mezun olduktan sonra Buluttan’a geldim. Şu ana kadar iyi başladı.
Gökmen: Şu an neler yapıyorsun?
Mert: Şu anda Veri Mühendisliği ekibindeyim. Amacımız dışarıdan aldığımız verileri şirkete kazandırmak, daha kullanılabilir hale getirmek ve daha doğru tahminler yapılmasını sağlamak. Yani ham olarak aldığımız bilgiyi kendi formatımıza uyarlayarak, temizleyerek, analiz ederek kullanılabilir hale getirmek. Şu ana kadar bu tarz işlerle ilgileniyorum ve hâlâ öğrenme aşamasındayım.
Gökmen: Harika. Öğrenme hiç bitmiyor zaten. Veri Mühendisliği hem hava zekâsı işinin hem de Buluttan’ın çok kritik bir parçası. Aslında biz verimiz kadar güçlüyüz. Topladığımız ve işlediğimiz verileri modellerimize entegre ediyoruz. Daha temiz, daha kaliteli ve coğrafi olarak daha geniş veriye sahip oldukça gücümüz artıyor. Bu yüzden en değerli alanlardan biri. Peki Mert nelerden keyif alır? Bilgisayar mühendisisin, veri mühendisliği ekibinde çalışıyorsun, ama onun dışında futbol oynadığını biliyorum. Başka neler var? Şirketin veri mühendisliğini yürütmenin yanında halı saha organizatörlüğü de yapıyorsun.
Mert: Son zamanlarda çok ilgilenemedim ama oynamayı çok seviyorum. Edebiyata çok ilgim var. Üniversitede bu konuda da uğraşlarım oldu. Çok kitap okurum, bir şeyler yazmaya da uğraşırım. Öykü gibi şeyler yazarım, çok hoşuma gider. Sinemaya ve tiyatroya ilgim var, sık sık film izlerim, oyunlara gitmeye çalışırım. Piyano çalıyorum, piyano çalmayı çok seviyorum.
Gökmen: Onu bilmiyordum, harika.
Mert: Piyano çalmayı iki yıl önce ders almaya başlayarak öğrendim. Belli bir seviyeye geldim, umarım devam ederim. İstanbul’a alışmaya çalışıyorum. Okulumuz biraz daha izole bir yerdeydi, etkileşimimiz az oluyordu. İstanbul’a yeni yeni alışıyorum. Yaşamayı, ev idaresi gibi yeni şeyleri öğreniyorum.
Gökmen: Evet, çevreye ve koşullara. Harika. Peki Buluttan’la yolun nasıl kesişti? Tabii çok yeni olduğu için hatırlıyorum. Biraz ondan bahsedelim. Şu ana kadarki gözlemlerine göre, burada hangi tip insanlar mutlu olur? Ne tip insanlar çalışır? Neler gerekir? Senin bakış açına göre, yeni mezunlara veya dışarıdan bulut, hava zekâsı, iklim konularına meraklı olanlara ne önerirsin?
Mert: Buluttan’la böyle tanıştım. Tabii ki belli bir iş arama sürecinden geçtim ve burada Buluttan’la çok karşılaştım. Şirketin bu işleri yapıyor olması ilgimi çekti. Başvurulabilecek pozisyonları gördüm, başvurdum ve süreçlerin sonucunda buraya geldim. Burada gördüğüm çok dinamik bir ortam var. İnsanlar, şirketin gelirinden çok kendimizi nasıl geliştirebiliriz, birbirimize nasıl destek olabiliriz üzerine odaklanıyor. İşler çok hızlı ilerliyor. Yardım istediğimde çok hızlı alabiliyorum, hemen destek olabilecek seçenekler bulabiliyorum. Daha büyük kurumsal şirketlerde süreçler çok daha yavaş olur. Bu dinamizmi çok sevdim. Kendimi geliştirme fırsatım da oluyor.
Gökmen: Peki zorlandığın bir şey oldu mu? Tersinden sorayım, mesela geliştirilmesi gereken bir şey?
Mert: Zorlandığım şey aynı zamanda iyi de olabilecek bir şey. Görece küçük bir şirket olduğumuz için, her bireyin ağırlığı çok daha fazla. Küçük bir hata yaptığımda etkisi çok daha büyük olabiliyor. Çarpan etkisi çok fazla. Bu gibi durumlarda validasyona çok önem veriyoruz. Bir işi yaptığımda mutlaka arkadaşlarıma danışıyorum. “Bu böyle olmuş mu, olmamış mı?” gibi. Şunu fark ettim, bireyler ne kadar emek harcarsa hem şirket hem de kendi çıkarları için müşteri ilişkilerini o kadar doğrudan etkiliyor. Şu anda kendimizi göstermemiz için daha fazla fırsat sunuyor.
Gökmen: Biz zaten aşağı yukarı 11 kişilik bir kadroyuz. Toplamda 25 kişilik bir ekibiz ama herkes kendi işinden sorumlu. Oradaki başarılar ve hatalar, çarpan etkisiyle çok fazla etki yaratıyor. Sen veriye en hakim kişilerden birisin. Buradaki verinin gücü hava zekâsında. Veri çok güçlü bir enstrüman ama aynı zamanda çok ağır. Çok çeşitli ve geniş bir yelpazede veriyle uğraşıyoruz. Şimdiye kadarki deneyiminde, bulut analitiği ve hava zekâsı sektörünü nasıl görüyorsun?
Mert: Özellikle enerji şirketleri ve havayolu şirketlerinin bu tür hizmetlere çok ihtiyaç duyduğunu gözlemledim. Bazı yaptırımlar, uygulamalar ve operasyonel verimlilikler açısından çok daha fazla ihtiyaç olduğunu gördüm ve karşılıklı olumlu ilişkiler kurabildik. Veri açısından bakarsak, yağmurun ne zaman yağacağı gibi konulara sektörde olsak da olmasak da bir şekilde ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle sektörde para kazanan ve harcayan şirketlerin hava zekâsına çok ihtiyacı oluyor. Şimdiye kadar, bizimle iletişime geçip belirli bir hizmet sunduğumuzda, çok daha olumlu geri dönüşler aldığımızı gördük. Bir yandan da bu veriyi işleyip kullanılabilirliğini artırmaya çalışıyoruz. Mesela bir güneş santralinde üretilen enerji miktarı, gün içindeki saate göre bile değişebiliyor. Gece zaten üretim olmuyor. Dolayısıyla bunların öngörülebilmesi için verinin temiz ve detaylı olması çok önemli.
Gökmen: Mert, çok teşekkür ederim.
Mert: Hem Veri Mühendisliği ekibine hem de diğer ekiplere herkesin başvurmasını ve kendini denemesini tavsiye ederim. Bu alana ilgi duyan, analitik zekasına, kişisel gelişimine ve kendi motivasyonuna güvenen herkese başvurmasını öneririm. Burada ortam güzel, herkesin içinde olması keyifli.
Havanız yerinde olsun!